MAL KAÇIRAN MİRASÇIYA KARŞI AÇILACAK MURİS MUVAZAASI SEBEBİYLE TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI EMSAL YARGITAY KARARI


MAL KAÇIRAN MİRASÇIYA KARŞI AÇILACAK MURİS MUVAZAASI SEBEBİYLE TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI EMSAL YARGITAY KARARI

YARGITAY

1. HUKUK DAİRESİ

Esas Numarası: 2013/14424

Karar Numarası: 2014/172

Karar Tarihi: 14.01.2014

Yanlar arasında görülen tapu iptali tescil ve tenkis davası sonunda, yerel mahkemece tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, tenkis davasının kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi F. H.'nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

Karar: Dava, muris muvazaası sebebiyle tapu iptali tescil olmazsa tenkis isteklerine ilişkindir.

Davacı; miras bırakan babası A. T.'in, ikinci eşi olan davalı N.'ın baskısı ve tehdidi üzerine kayden malik olduğu 458 parsel sayılı taşınmazı bağış yoluyla davalıya temlik ettiğini, yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı, muvazaalı olduğunu ileri sürerek, iptal ve miras payı oranında adına tescil, aksi takdirde tenkis isteklerinde bulunmuştur.

Mahkemece; çekişmeli taşınmazın miras bırakan tarafından mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla davalı eşine bağışlanmak istendiği, tapuda yapılan işlemin demiras bırakanın iradesine uygun şekilde bağış olarak gerçekleştirildiği, bu durumda muris muvazaasının söz konusu olamayacağı, ancak miras bırakanın sağlığında 263, 286, 458 parsel sayılı taşınmazları 1991 yılında eşi olan davalıya aynı resmi senetle bağışladığı, temlik dışı150, 167, 173, 174 parsel sayılı taşınmazların değerinin 47.699,00.-TL temlik edilen terekenin değerinin ise 80.000,00.-TL olduğu, temlik edilen taşınmazların tüm terekeye oranı, değeri, vasıf ve niteliği dikkate alındığında miras bırakanın saklı payı zedeleme kastının bulunduğu gerekçesiyle tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, tenkis davasının kabulüyle 4.472,21.-TL alacağın tercih hakkının kullanıldığı tarih olan 26.03.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden miras bırakan A. T.'in kayden malik olduğu, 263, 286 ve 458 parsel sayılı taşınmazları aynı resmi senetle 07.11.1991 tarihinde ikinci eşi olan davalı N.'a bağış yoluyla temlik ettiği, miras bırakanın 10.03.2006 tarihinde öldüğü, geride ilk eşi Z.'den olma oğlu olan davacı M. T., ikinci eşi olan davalı N. ve N.'ten olma çocukları C., H. ve M.'ın kaldıkları, miras bırakanın temlik dışı 150, 167, 173 ve 174 parsel sayılı taşınmazlarının bulunduğu, davacının 458 parsel hakkında dava açtığı, aynı resmi senetle davalıya bağışlanan 163 ve 286 parseller hakkında dava açmadığı anlaşılmaktadır.

Bağış akdine konu edilen çekişmeli 458 parsel sayılı taşınmaz yönünden Türk Medeni Kanununun 565 ve devamı maddeleri uyarınca tenkis hükümlerinin uygulanması gerekeceği kuşkusuzdur. Ne var ki, mahkemece tenkisle ilgili hesap ve değerlendirme yapılırken yanılgıya düşülmüştür. Şöyle ki davacı sadece 458 parsel hakkında dava açtığı halde hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda davaya konu edilmeyen 263 ve 286 parsellerinde temlik konusu terekeye dahil edilerek net terekenin ve buna göre de saklı payın belirlendiği böylelikle tenkis hesaplamasının yanlış yapıldığı görülmektedir.

Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (bağış) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı kıymetleri ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin 743 sayılı Kanun uygulanacaksa bir aylık 4721 sayılı Kanun uygulanacaksa üç aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir. (TMK m.565) Miras bırakanın TMK'nin 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.

Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.

Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (TMK m.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.

Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen TMK 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca sür'atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.

Yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda tenkis hesabının yapılması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken usul ve yasaya aykırı olan bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.

Sonuç: Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.01.2014 tarihinde oybirliği ile, karar verildi.